Perşembe, Aralık 27
..:: İstasyonda bir Veda ::..
Daha dün gibi hatırlıyorum gidişini. Elinde kocaman valizin ve ağlamaktan sırılsıklam olmuş bir mendil. Dalgalı saçların hafif yağan yağmurla birlikte tel tel dağılmış. Makyajın biraz akmış. Ama yine de çok güzeldin!!!. Sonra ben Gitme Dedim yalvardım...Ağladım.
Biliyorum gitmeliydin. Rahat yoktu sana buralarda. Bu şehirin sokaklarına sığmıyordu sevdamız. Yürüdüğümüz yollar, su içtiğimiz hayratlık çeşmeler, her birine bir isim verdiğimiz martılar. Onlarda mı yetmiyor du...
Giderken sen, ben hiç ağlamadım. Bütün Göz yaşlarımı içime döktüm. Şimdi içim de kocaman sensizlik ağaçları var. Her bir dalında acımın meyveleri. Ne kadar isterdim ki Seninle yeşerseydi içimin bahçeleri.
Gitmeliydin artık. Tren istasyonların da ayrılıklar daha bir zor oluyor biliyorum. Sallanan mendi ller, ağlamaklı gözler, ve bir birlerine belki de son defa dokunan eller.
Şimdi Git Camdan Sana El sallarken inan ağlamayacak gözlerim.
Şimdi Git. Biliyorum Bu son gidişin ve dönmek istediğin de bu şehrin sokakları dar gelecek sevdamıza. Martılar isimsiz, Sular hayratsız, Yürüdüğümüz yollar bizi çoktan unutmuş olacak...Şimdi Git, biliyorum gittiğin,yürüdüğün, nefes aldığın her yerde yanında benide taşıyacaksın. Ama sen bunun farkında bile olmayacaksın....
Pazar, Aralık 16
Otobüslerde Telefon Keşmekeşi.

Herkese Merhaba diyerek başlamalıyım bu günkü yazıma.
Olayın içeriğine girmem gerek biliyorum lafı uzatmamalıyım zira uzun lafın kimseye bi faydası yok. Yaşanan harf kaygısından başka. Efenim Dün gece saatlerinde İstanbuldan Mersine doğru en sonunda yola çıktım. Ve daha önceki yazımda bahsettiğim gibi Ek sefer arabasıyla yola çıkacağımı ve bu yüzden de bazı endişelerimin olduğunu söylemiştim. Bu günkü yolculuğumdan sonra sıkıntımı giderdim pek tatmin edici olmasa da orta halli bir arabayla en azından otogara kadar ulaşmayı üstelik sağ salim olarak başardık. Amma ve lakin diğer otobüs firmalarının korsan seyahat halinde bir çok yolcuyu otogara bile girmeden Adana otogarında bıraktığına da hem kendim tanık oldum hemde bizzat geçen sene kendim yaşadım. Umarım yetkililer bunu biliyordur ( eğer bilmiyorsa bu yazım ihbar niteliğinde olabilir ) şimdi gelelim işin komedi bölümüne.
Teknolojiyi yakından takip ederim severim çünki kendilerini. Ne nerde nasıl çıkmış piyasası ne kadar nekadar sonra elimize düşer gibi. Otobüslere ilk bindiğinizde malumunuz Fren sistemine zarar verdiğinden dolayı cep telefonlarını kapalı tuttuğumuzu ve Muavinlerin " sayın yolcular can ve mal güvenliğiniz için araç içindeyken cep telefonlarınızı kapalı tutunuz" ikazına çoğumuz tanık olduk hatta kapadık... Şimdi gelelim sadede efenim neden bu otobüslerde sadece yolcuların telefonları kapalı olurda bilimum muavin hostes host vede kaptan plot şöförümüzün telefonları açık olur. Hayır1 bilmediğimiz bir tknoloji ile onların cep telefonları özel mi imal edildi yoksa bu ayrıcalık sadece kendilerine mi. Şöyleki o tehlikeli denilen yolda Host kardeşimizin sabaha kadar sevgilisi ile telefon muhabbetlerine tanık oldum vede katıldım. E gönül ister bizde kendimiz yapalım o muhabbetleri. Burdan yetkililere sesleniyorum. Araçların fren sistemlerini bozmayan telefon getirtsinler yada Otobüs firma çalışanlarının telefonlarını bizden rahat kullanmalarının açıklamasını yapsınlar. ( yapılan kazalarda genelde araçtaki yolcuların açık olan cep telefonlarının neden olduğu söylenir ama şöför,hostes,host,muavin bu arkadaşların cep telefonlarından hiç bahsedilmez) nedersiniz, Haksızmıyım...
Cuma, Aralık 14
.: Mektup :.
Bu gece bir masal anlattım kendime bir yanımda sen bir yanımda kızımın olduğu. Dalgalı saçlarına yıldız tozları sürdüm hiç aldırmadım üstelik yıldızların Kızgın bakışlarına.Ellerim yanmıyordu, herbiri kor alev yıldızlara dokunurken, içimdeki kor alev sendin sen yakıyordun içimi.
Bir masal anlattım bu gece kendime ucuz romanların baş kahramanlarıydık seninle ikimiz. bir tarafımız uçurum bir tarafımız can, ama mutluyduk , gülüyorduk, bazen kızıyorduk sonra sarılıyorduk. Bi tarafıma gülüşünü aldım diğer yanıma kızımı bu gece. Anltacak ne çok masalım varmış meğer. Oysa bir çırpıda yaşayıp bitirmiştik hayatı.Bu gece her gece olduğu gibi ağlamadım, sessizce oturdum senin oturduğun koltuğun köşesine. Bilirsin sigarayı bıraktım ama ciğerimin bir köşesini yaktım taa derinden. İçime çektim sensizliği. Sokakta bir küçük kediyi görüyor gözlerim, ağlamaklı oluyorum sırf kediyi bahane edip. Kızım geliyor yanıma ağlama diyor. Ağlamıyorum bakıyorum kızıma. Hadi baba!!! bir masal anlat diyor. Anlatamıyorum. Biliyorum başlarsam anlatmaya seni söyleyecek dillerim dolacak gözlerim sonra kızım diğer yanıma bakacak. Kıyamam ona bilirsin önce gözleri kızaracak boğazı düğüm düğüm olacak içimdeki acıyı hissedercesine elini kalbimin üzerin koyacak " üzülme baba annem burda" diyecek. Bak kızında biliyor orda olduğunu. Bir masal anlattım bu gece içinde sen olan. Yıldız tozlarından sim yaptım yanaklarına yağmurlarla ıslattım saçlarını bulutlarla örttüm üzerini. Uyandığında bir yanında kızım bir yanında Hasretten kavrulmuş bir beden bulacaksın. İçin yanacak belki.
Ağlama anne diyecek kızın. Ağlamayacaksın bilirim. Ağlamakk sana hiç yakışmıyor...
Pazartesi, Aralık 10
Müzik ruhun Gıdası..
Cumartesi, Aralık 8
..:: Doğum Günün ::..
Bu gün doğum günün…Ne acı!!! Doğduğun gün yanında değildim,bu günde değilim.
Sana bir buket çiçek aldım ,kokladıkça sen geliyorsun aklıma.Hatırlar mısın! Bir gün okul yolunu beraber geçerken hiç tanımadığım bir evin bahçesine girip bu çiçeklerden toplamıştım sana. Ne kadar çok mutlu olmuştun…Sonra ev sahibi kadın beni kovalamıştı da Sen ağlaya ağlaya kadına bağırmıştın..Unuttun mu!!! Ben hiç unutmadım, seni ilk defa o zaman ağlatmıştım “ istemeden de olsa ağlattım seni özür dilerim “ .
Seni görmek için geldim.Ellerim üşüyor gittiğinden beri, oralarda rahat mısın,huzurlu musun bilmiyorum ama Doğum günün kutlu olsun… Bana verdiğin hiçbir hediyeyi atmadım. Hala saklıyorum.Soranlara manevi değeri çok yüksek diyorum.Aldığın kazak,kalem, boyun atkısı. Ah be canım !!! ne vardı gidecek sanki . Şimdi olsaydın da burada doğum günü pastana beraber mum dikip dilek tutsaydık ve sarılsaydık birbirimize. Sonra sahile inip en uzağa kim taş atacak diye iddiaya girişseydik, kazanan diğerini daha çok sevecekti !!! hep berabere kalıyorduk.O kadar seviyorduk birbirimizi !!!
Neyse… Yok yok ağlamıyorum.Hüzünlendim sadece bilirim sen ağlamama çok kızardın. Kızdığından beri hiç ağlamadım.Söz vermiştim sana.Ama özür dilerim sözümü tutamadım bir defa. Cenazende tabutun ellerimdeyken ağladım. İçim kan ağlarken gözlerim sessiz kalamazdı…Beni Affet.
Ömrüm Bu gün doğum günün…Orada her nasılsan,İyi Ol…Bu çiçekler sana mezarının yanı başına bırakıyorum.Doğum günün kutlu olsun
..:: İhtimal ::..
İhtimaller üzerine kurulu hayatımın, İhtimallere yer vermeyen tek acı gerçeğisin. Ve bu ihtimaller yüzünden hayalsiz kaldı Yüreğim...
Issız sokaklarda, sokak lambasının başına toplanmış ateş böceklerinden farkım yok aslın da. Onlar ışığa ben sana hasret. Ve bilirim ki her hasret çeken kavuşur sevdiğine...
Torağa düşen damlanın kokusuyla eş, teninin kokusu ... Ve güneşin sıcaklığıyla bir gözlerinin bakışı. Kokunu Alsam Toprak olurum, Gözüme baksan yanarım. Yanmaktan korkmuyor aslında, ihtimali bol,hayali az yüreğim. Tek korkusu gözlerinin denizin de, kırıp yelkenini kalakalmak gözlerden uzak tek başına yanlız ve bi o kadarda sensiz....
İhtimaller üzerine kurulu hayatımın, İhtimallere yer vermeyen tek acı gerçeğisin. Ve bir ihtimal daha var şimdi.
Bir sözün yeter...
Yaşayabilme İhtimalime!!!
Cuma, Aralık 7
Hani nasıl desem neresinden başlasam da anlatsam bir gün çok sevdiğim bir dergiyi anlatacağım aklımdan bile geçmezdi açıkcası. Ben bir oyuncuyum ciddi manada bir oyuncuyum. Oynarım zevk alırım yaşımın önemi de yoktur bu iş için çünki teknolojiyi takip ediyorum. Ve o teknoloji canavarı geliştikçe bize daha görsel daha aksiyonlu yada daha duygusal sanal platformlar oluşturuyor. Bir süre önce dağılan bir oyun dergisinin küllerinden doğan başka bir dergiden OyunGezer'den bahsedeceğim. farklı çizgisi zengin içeriği oyunları tam anlamı ile inceleyişleri ve belkide piyasada bulamayacağınız içerik DVD si ile aralık sayısını da piyasya çıkardığını duyurdu. Nede güzel oldu. Az önce mail kutuma gelen haber beni heyecanladırdı tamda oyuncuyum diyenlere hitab ediyor. İçerikleri ve dergi hakkında bilgi almak isterseniz burdan lütfen...İyi oyunlar...
Oyuncuların dergisi. Yeni Sayı..
Hani nasıl desem neresinden başlasam da anlatsam bir gün çok sevdiğim bir dergiyi anlatacağım aklımdan bile geçmezdi açıkcası. Ben bir oyuncuyum ciddi manada bir oyuncuyum. Oynarım zevk alırım yaşımın önemi de yoktur bu iş için çünki teknolojiyi takip ediyorum. Ve o teknoloji canavarı geliştikçe bize daha görsel daha aksiyonlu yada daha duygusal sanal platformlar oluşturuyor. Bir süre önce dağılan bir oyun dergisinin küllerinden doğan başka bir dergiden OyunGezer'den bahsedeceğim. farklı çizgisi zengin içeriği oyunları tam anlamı ile inceleyişleri ve belkide piyasada bulamayacağınız içerik DVD si ile aralık sayısını da piyasya çıkardığını duyurdu. Nede güzel oldu. Az önce mail kutuma gelen haber beni heyecanladırdı tamda oyuncuyum diyenlere hitab ediyor.CrySis, Cod4,Assassin’s Creed, Clive Barker’s Jericho, NFS Pro Street, Sim City Societies, The Witcher, Football Manager 2008, Super Mario Galaxy, Metroid Prime 3 ve Hellgate London incelemeleri ile tadı damağımızda kalacak anlaşılan. İçerikleri ve dergi hakkında bilgi almak isterseniz burdan lütfen...İyi oyunlar...
Perşembe, Aralık 6
Kurbanlık Koyunmu ? Biz mi ? !!!

Ne kadar güzel bir şey değil mi Müslüman alemi için kutsal olan bir günü her türlü çıkar için kullanan insanlarla her an her saniye yüz yüzeyiz. Biliyoruz ki Aralık 19 tarihin de mübarek kurban bayramı içersinde olacağız. Belki de bir çoğumuz kurbanlıklarını aldı ve gelecek olan günü iple çekmeye başladı. Nede olsa garibana, aça, yoksula yardım bayramındayız. Yazımın bu olayla pek bir alakası olmayacak aslında tamamen bu günü çıkar doğrultusunda kullanan biz insanlara ufak bir gönderme yapmak maksadı ile yazıyoru. Efenim bu gün istanbul esenler mevkii Otogara giderek malumunuz bilet arayışı içersine girdim amma ve lakin yer kalmaması ise her zaman beklediğim olaylardan birisi. Uzun bir arayıştan sonra memleketim olan Mersin yerine Adana istikametine bilet bulabildim hemde istediğim tarihte. Peki bunun neresi ilginç değilmi? Şöyleki Fiyat olarak Mersin 50 YTL Adana ise bir miktar daha aşağısında. Oysa aldığım fiyat satıcının da haince gülümsemesinden anladığım kadarı ile 60 ytl ve üstelik Ek sefer olarak ayarlanmış bir araç. Yani firmanın bana araçla ilgili pek bir güvence verebildiğini söyleyemem.Sanırım son model ( 1990 yukarısı çıkarsa kendimi şanslı sayarım) bir araçla yaklaşık 16 saat yol çekip Evime vardığımda ise bu günü unutmak istiyorum diyerek derin bir uykuya dalacağım....Şşş Rahatsız etmeyin ben şimdiden başladım uyumaya...
Çarşamba, Aralık 5
Yok Canım Daha Neler...

Bu resmi ilk gördüğümde sanırım sizde benimle aynı şeyi düşündünüz." Teknoloji nereye gidiyor yahu" ben söyleyeyim teknoloji bizi geçti tıpkı "boynuz kulağı geçti" sözünde olduğu gibi. Aslında pekde bir yadırganacak türden bir olay değil. Özellikle bu resimdekinin bir montaj olduğunu bilsekte helal olsun güzel olmuş demek içten bile değil. Yaratıcı bir zeka. Ama düşünsenize bizim gibi bilgisayar başında yatıp kalkanların bir numaralı araç vede gereci şüphesiz ki Bu USB Hızlı Bellekler. Eee Bunun isviçre çakısında olanını bırakın yakın bir zamanda çakmakta, bayanlar için göz kalemlerinde, Öğrenciler için Kalemde. Nede Olsa Devir Teknoloji devri dimi.Evlaldım oynama şu USB Belleğinle ama aaaaa sok şunu 2.o yerine...
Salı, Aralık 4
..:: Erkekler Ağlamaz ::..
Terli çizgileri arasında boğulmuşum avuç içlerin de. Aslında tanıdıktı her gün baktığım bu yüz, bu çevre, Bu insanlar. Kalemlerimin arasına sıkıştırmışım seni. Hani diyorum bir gün seni seviyorum yazarken kıracakmıyım seni yada kalemi.
Dar ağaçları asılı şimdi senli oyunlar oynadığım zekamın kıvrımlarındaki çocuk bahçelerin de. bir gün gideceğini hiç düşünmeden ne kadar da çok sevmişim seni. Terli avuç içlerimde boğulmuş yine bir gece. Gök yüzündeki tüm yıldızlar bize bakmaya durmuş. Hasretin suyu çıkmış,sevdalar dile gelmiş, Kader bile çizgisini değiştirmiş. Ama sen...Ama sen gittiğin yerlerden dönmeyi bile düşünmedin.
Biliyorum ne desem ne söylesem boş şimdi. Hani varya bir gün demiştim sana kavuşmak boynumun Borcu. Ben hiç borç bırakmadım. Bir gün Elbet bir gün çıkarım karşına. Ama yalnız,ama amansız,ama zamansız...Ama Sensiz.
Sarılırmısın boynuma Tutarmısın terli avuç içlerimden ıslaklığı sadece sana kalmış dudaklarımdan dökülürken sensizliğin acı türküsü Sustururmusun beni işaret parmağınla. Şşşşşşş Sus. Sakın ağlama dersin bana bilirim Erkekler Ağlamaz. Ağlamayacam Söz.
Pazar, Aralık 2
Ben ve Metin Milli
Olaya bakarmısınız...O zamandan başlamışız sevmeye. Benim gibi 80'lerin çocukları çok iyi bilirler belki bu sanatçı kişiliği ama bilmeyenler için tekrar bi hatırlatma yapalım değil mi buyurun Metin abimden bi şarkı.....Heyttt beee....
Sabah şarkı söylersen böyle olur !!!
..:: Ey Aşk ::..
Her gelişinde bedenimde tamiri zor, ruhumda tabiri zor, ömrümde ulaşılmazı zor mesafeler, yaralar açtın. Her gelişinle doğaya inat yeniledim kendimi. Her gelişinde içimde bir bayram sevinci, gözümde bir ışık ve yüreğimde bir umut. Hani diyorum her seferinde acaba bu sefer, acaba bu sefer giderken benden, daha az acıtırmısın canımı. Daha az yakarmısın yüreğimi. Biliyorum son bir defa ziyaret edeceksin bu bedeni. Ve son bir defa daha yakacaksın canımı. Son defa daha göstereceksin maske önü yüzünü sevdireceksin kendini bana. Sonra yine ayrılık vakti.Ama her gelişinde Sırf sana inat doğarım yeniden üstüne, açarım güllerimi allı beyazlı, yakarım ışıl ışıl ataş böceği ferinde içimi.
Ama ne varki her Aşk bir buluş, her buluş bir kurtuluş, her kurtuluş bir savruluş, her savruluş bir unutuluş, her unutuluş bir uçurum ve her bir uçurum… Ve her bir uçurum Sen.
Ne çok uçurumsun sen aşk…
Cumartesi, Aralık 1
..:: İki Mısra ::..
Bir şiirin iki mısrasıyız seninle nedense aramızda hep Bir satır Boşluk !!!
Hani diyorum bir gün yüklemini özneni bırakıp inermisin bir aşağı diye, ama yok hiç inmedin. sen çok sevdin aramızdaki boşlukları.
Hangi zamanı çalsam diye uğraşırken akreple yel kovandan seni senle yaşamayı özler hale geldim. bir gün diyorum yalansız olsan da bulsam seni kaybettiğim yollarda. bulduğum yallarda da kaybetsem ve her kaybedişlerim de bir kere daha özlesem seni. Bilirsin değerler kaybedildikten sonra anlaşılır. Benseni Kaybedemedim ki.
Bir şiirin iki mısrasıyız seninle. Aramızda hep bir satır boşluk. Ne zaman yan yana gelsek bütün şiirler bize ağlar. Ne zaman yanyana gelsek ve el ele tutuşsak bu şehir bir kere daha isyan eder. Ve Biz yan yana gelsek bütün boşluklar dolar. Biz yan yana gelsek…Gelemeyiz ki !!!
..:: Sen yazılmamış Şiirim ::..
Her gecenin Sonun da satır aralarına gizlEdiğim seni çıkartıp tekrar tekrar okuyorum. Her okuyuşta bir başka aNlamlı olurmu hiç cümleler. Senİnle başlayan her cümle anlamlı.
Biliyorum Sevmezsin tekrarlanan cümlEler içindeki karışık kelime oyunlarını. Sen hep tek düze yazılmış kuralsız Vede oyunsuz aşk isterdİn. Yapamadım !!!
Sana seni anlatmaYa kelimeleri yetiremedim ben. Beceremedim Sadece SENİ SEVİYORUM demeyi.
Bu gece de satır aRalarına gizlediğim seni çıkartıp tekrar tekrar okUyorum. Her kelimende ayrı anlam her harfin de kaybetMişliğin buruk acısı. Her noktasın da …Bitmişlik.
Sana seni anlatan şiirler yazmalıyım yar. Sana seni anlatan. Ama olmaz ki ! Hangi şiir seni anlatır ki. Hangi şiirin içindeki basit kelime guruplarının içine koyabilirim seni. Korkuyorum ya Şiirde Devrik cümle olursa ya Seni de o Devrik cümlenin içinde kaybedersem. Sen en iyisi Sakladığım gizlediğim ve hiçbir zaman üzerine rüzgarın bile değmesine müsaade etmediğim Satırlarımda kal. İnan Orda bende olduğundan daha güvenlisin. Sen yazılmamış Şiirimsin…
Seni Hiç yazmayacağım…
..:: 21:15 ::..
Yüreğimi attım geldiğim en son uçurum kenarından.Geriye dönerken ensemde sensizliğin esintisi vardı bana yar olan...Oysaki biz seninle....Neyse; ne anlatsam boş bu vakitten sonra.Saat 21:15 olmuş, sen çoktan evin yolunu tutmuş başını cama yaslamış, yarın hangi aşka yelken açsam diye düşünürken geride bıraktığın kırık yelkeni hiç düşünmüyorsundur, yelkeni ve seni seven rüzgarını...Şimdi git Elveda demiyorum. Biliyorum geri döneceksin,Aynı sokakta,aynı mahallede aynı kaldırımda oturacağız seninle.Ve önümüzden geçecek mendilci çocuklar...Bak yine aynı sesi duyuyorum ´ Ablayı seviyorsan bir mendil al be abi...´ bu söz için alırdım hep mend i lleri..Oysaki şimdi ardından göz yaşı döktüğüm için alıyorum...
Bu gün gidişinin bilmem kaçıncı yıl dönümü..Yıl döndü, gün döndü,ay döndü, baharlar döndü..Ama sen!!! Dönmedin...Bu saatten sonra dönme..Bak saat 21:15 olmuş Geç oldu...
..:: Bir Dakika ::..
Senin küçük ellerin, kocaman kocaman gözlerin vardı. Kocaman gözlerin kocaman kalpleri olurmuş. Kocaman kalplerin kocaman sevdaları. Biz kocaman gözlerin kocaman sevdalarını yaşadık senle. Kocaman sevdalara kocaman ayrılıklar sığdırdık. Kocaman ayrılıklara, kocaman sensizlik kokusu sinmiş.
Hangi ağıtları yaksam ardından boş bilirim yürek yangını çoktan sarmış bacayı. Soğuk kalmış şehrimin bir diğer yarısı.
Sanki bir tarafı gece bir tarafı gündüz.
Bir tarafı yarım bir tarafı tam.
Bir tarafında sen uyursun bir tarafında ben uyuduğun geceleri sayarım tek tek.
Duruyor mu hala sana verdiğim hatıram.
Duruyor mu ? kokusu hiç gitmeyen duygularım…
Saat 03:05 sensizliğin bir dakika gerisindeyim. Ağıtlarımı bir kağıda sardım uyuduğun geceleri de yanına bıraktım. Baş ucunda iki melek.
Sensizliğin bir dakika gerisindeyim şimdi. Hadi ne duruyorsun avut beni. Hadi ne duruyorsun uyut beni. Hadi ne duruyorsun büyüt beni, Hadi ne duruyorsun Öldür beni.
Sensizliğin bir dakika gerisindeyim şimdi.
Bir dakika beni beklermisin…
.:: Farkındamısın Yar ::..
Senin küçük ellerin, kocaman kocaman gözlerin vardı. Kocaman gözlerin kocaman kalpleri olurmuş. Kocaman kalplerin kocaman sevdaları. Biz kocaman gözlerin kocaman sevdalarını yaşadık senle. Kocaman sevdalara kocaman ayrılıklar sığdırdık. Kocaman ayrılıklara, kocaman sensizlik kokusu sinmiş.
Hangi ağıtları yaksam ardından boş bilirim yürek yangını çoktan sarmış bacayı. Soğuk kalmış şehrimin bir diğer yarısı.
Sanki bir tarafı gece bir tarafı gündüz.
Bir tarafı yarım bir tarafı tam.
Bir tarafında sen uyursun bir tarafında ben uyuduğun geceleri sayarım tek tek.
Duruyor mu hala sana verdiğim hatıram.
Duruyor mu ? kokusu hiç gitmeyen duygularım…
Saat 03:05 sensizliğin bir dakika gerisindeyim. Ağıtlarımı bir kağıda sardım uyuduğun geceleri de yanına bıraktım. Baş ucunda iki melek.
Sensizliğin bir dakika gerisindeyim şimdi. Hadi ne duruyorsun avut beni. Hadi ne duruyorsun uyut beni. Hadi ne duruyorsun büyüt beni, Hadi ne duruyorsun Öldür beni.
Sensizliğin bir dakika gerisindeyim şimdi.
Bir dakika beni beklermisin…
..:: YağmuR ::..
Yüzükoyun uzanmış avuçladığımda ıslak kaldırım taşlarını. Hiç umursamadım sırtıma düşen yağmur damlalarını. Bilirmisin severim yağmuru. Hep bir şeyleri gizledi içimde. Ne zaman yağan yağmurlara baksam buğulu camlardan işaret parmağımla ismini yazarım. içimden bir dilek tutarım. Ne kadar damla düşerse toprağa o kadar umut düşer yüreğime. Ne kadar umudu olursa yaşarmış insan. İşte o kadar çok umudum var. Bir umudum var; biliyorum yıkılmadığım sadece yüzümü saklamak için kaldırım üzerine uzandığımda bile bir umudum vardı içimde.
Yağmur yağsın bu şehire. Yağmur yağsın ki yeni doğan güne umudum olsun güneş. Yeni yazılmış bir şiire ilham. Yeni doğmuş bir bebeğe isim. Yeni aşıklara meşk olsun.
Yağmur yağsın bu şehire. Yağmur yağsın ki 365 metre karesine umut bulaşsın.
Yağmur yağsın bu şehire. yağmur yağsın ki herkes bana benzesin. Herkesin yüzünde aynı ifade olsun yüzü gözü ıslanmış gözleri kanlanmış ve burunları kızarmış.
Kimse anlamasın yağmurlu havalarda ağladığımı...
Aman Allahım Neredeyim ben...
( hey gidi eski günlüğüm hey. ne aşklarımı paylaştın benimle Şimdi sıra sende blog. Hadi Vira )